"Enter"a basıp içeriğe geçin

Nortin Abası Utko kimdir?


Çocukluğum Feret Çelebi sinemasının karşısında, toprak çatılı, ahşap kafes pencereli müstakil bir evde geçti. Ben geniş bir ailenin torunuyum. Anneannelerim, amcalarım, halalarım, halalarım, amcalarım, halalarım ve amcalarım. Bu kalabalık ailede şımartılmadan disiplinli sevgi dolu büyüdüm. O yıllarda kışın çok kar yağardı. Annem sabah erkenden bu karı siler, sobamızı yakardı. Babam öğle saatlerinde çalıştığı Ziraat Bankası’ndan eve geldiğinde yemek masası hazır olacak. Anneannemizin Yunus Emre Lisesi’nin karşısındaki bahçesi, temiz sofası olan evi hep aklımdaydı. Büyükannemin evi Mansordi semtinde, Kelsey Caddesi’nde, çeşmenin yanındaydı. Asmaları, mor lilyumları, hanımeli, odunsu sedirleri ve temiz kiremitli bahçesiyle ev, sıcak yaz günlerinde piknik yeri olarak kullanılıyordu. Oradan hiç ayrılmak istemiyorum. Yazın büyük parka yürüyüşe giderdik. Organik sebze ve meyveler, odun ateşinde pişen patlıcan güveci ve bulgur pilavı inanılmaz lezzetli olacak. Şimdi çocuk doktoru olan kardeşim Goulsen’in doğumuyla birlikte bir kardeşliğe girdim. Sen büyüdün artık abla oldun ve o günden beri ablanın sorumluluğunu almışsın dediler. Sartavul ve Çamlık, yaz aylarında sık sık gittiğimiz bir piknik yeriydi. Teyzem ve amcamın kocası İsmat Labbishi, şehirlerarası otobüslerde çalışırdı. Yaşlılarımız dolma ve diğer piknik yemeklerini hazırlıyor, eşimin eniştesinin otobüsüne biniyor, türküler ve şarkılar eşliğinde çok eğlenceli bir gün geçiriyorlardı. Çamlık’ta külah toplardık. Yıllar sonra yargıç olduğumda, bir orman örtüsü olan kozalak toplamanın suç olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım. Anneannemle birlikte Fret Çelebi sinemasının karşısında, avlusunda mutfağı ve tuvaleti olan evimiz uzun süre Kirman’ın karına dayanamadı. Mutfak tavanı çöktü ve apartman hayatına taşındık. Ramzi Akın’ın dairesine taşındık. Güzel bir evdi. Pencereden Karadağ ve kale görünüyordu. Ramazan ayında iftarda atılan topu coşkuyla izliyorduk. Kardeşim Ahmet Erdoğan bu evde doğdu. Üç kardeş olarak mutlu bir gün geçirdik. O yıllarda resmi ve dini bayramlar büyük bir coşkuyla kutlanırdı. Dini bayramlarda büyüklerin evlerinde toplanır, bayram yemeklerini birlikte yerler ve bayramını kutlarlardı. Okul hayatıma Gazi Mustafa Kemal İlkokulu’nda Dön Karagöz’de öğrenci olarak başladım. Öğretmenim aynı zamanda kapı komşumuzdu. Öğrenci geri öğretmeni olduğum için şanslıyım. Yıllardır öğretmenim ile sohbetimiz kesintiye uğramadı. İlkokulu bitirdiğimiz yaz, Ramzan Işık’ın Estacion Caddesi’ndeki dairesine taşındık. Sevgili ev sahibimizi ve çok sevdiğim kızlarını hiç unutmadım. Taşındığımız yıl Yunus Emre Lisesi’ne ilk adımımı attığım yıl oldu. Ortaokuldayken, çok büyümüş gibi hissettim. Şanslıydık. Okul personeli çok iyiydi. Okul Müdürümüz Saim Değer, Öğretmenlerimiz Mustafa Soydan, Veli Akkul, Saadet Değer, Sevim Cansız, İbrahim Keleşer, İlhan Sarı. hepsini selamlıyorum. Öğretmenim Philly Akol bir matematik dersine katılırdı. İlk dönem yazılı sınav sorularını cevapladım. Test arkadaşlarımın sınavı geçmelerine yardım ederken öğretmenim bunu fark etti ve tam puan almak üzereyken ona sıfır verdi. Çok üzüldüm ve ağladım. Ortaokuldayken bayram şölenlerine katılırdık. Bayramımızı büyük bir coşku ve heyecanla kutladık. Düşünüyorum da, Karman o yıllarda çok hareketliydi. Şehre çok iyi sanatçılar gelecek, yeni sinemada konserler verilecek, güzel filmler gelecek. Cumartesi günleri kardeşim Goulsen ile sinemaya gider, arka arkaya iki film izlerdim. Biz seyrederken, diğer seyirciler gibi, çevredeki surlar ve salonlar beher kabukları yığınlarıyla doluydu. Dil Günü kutlamaları en unutulmaz anılarım arasındadır. O yıllarda Kirman’daki herkes birbirini tanırdı. Kerman Çarşısı, Hamid Heights Bakkal, Halit Amca ve Ramzy’nin Tartan Kütüphanesi’nde bakkallarımız, kırtasiyelerimiz bizimki gibiydi. Nuri Koçak, Aykut Tan, tuhafiye Cevat Amca, eczacı Nasi Özpenerci, arkadaşımın annesi Ülgen, eczacı Uznur Teyze, akrabalarımız Ghalib ve Nezit, kuaför Necati Amca. Hepsinin müvekkillerini saygıyla karşıladıklarını, mesleklerine olan saygılarının giyimlerine ve tavırlarına yansıdığını hatırlıyorum. Fuad Zeinloğlu, d. Ali Savaş, Dr. Baha Modrisooğlu ailemizin doktorlarıydı. Yazın sık sık gittiğim bir başka yer de çocuk kütüphanesi. Ne güzel günler. Anafartalar Lisesi geçen yıl lise üçüncü sınıfta eğitime başladı. Kimimiz Anavartalar Lisesi’ne gittik. Anneannem ani bir kalp krizinden öldükten sonra babam onun için randevu istedi. Lise bitirme sınavlarının ardından Yalova’ya taşındık. Sevgili akrabalarım ve arkadaşlarım Samra, Hulia, Susan ve diğer tüm arkadaşlarımdan ayrılmak benim için zor oldu. Yalova deniz kenarında çok güzel bir yerdi. Ancak kimseyi tanımıyorduk, arkadaş ve çevre olmak bile zordu. Yalova’ya taşındıktan sonra uzun yıllar yaz tatilini Kirman’da geçirdik. 1977 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Hayatımın dönüm noktası! Annem ilkokul mezunu, anneannem okumak istediği halde beni göndermedi. Çok üzüldü ve ağladı. Bu yüzden annem çocuklarımızın okumasına yardım etmek için çok çaba sarf etti. sürekli "Okuyun, tanıklığınızı bileğinize alın" söylemek isterim. Babam bu konuda anneme her zaman destek olmuştur. Kardeşim Ahmet Erdoğan da 1979 yılında Robert Kolej’i aldıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun olmuş ve daha sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşerek yüksek lisans yapmıştır. Sonraki yıllarda farklı ülke ve şehirlerde üç kardeş olmamıza rağmen bağlarımız hiç kopmadı. 1981 yılında hukuk fakültesinden mezun oldum. Mezun olduktan sonra ya avukat ya da hakim olacağım. kontrol etmek istedim. Hakimlik sınavına girdim. O yıllarda sınav hem yazılı hem de sözlü idi. Sınavı geçtiğim ve İstanbul mahkemesinde eğitimime başladığım haberi geldi. Eğitim döneminin sonunda Adalet Bakanlığı’nda kura çektik. Silifke piyangoda çıktı. İlk görevimin Kerman’a yakın olmasına sevindik. Silifke’de güzel dostluklar kurdum. Yüksek Mahkeme, Hakim ve Soruşturma Mahkemesi üyeliği, hâkim olmaya yeni başlayan biri için büyük bir sorumluluktur. Pencerem beni korkutmak ve yıldırmak için taşlandı. Silifke’de iki yılı aşkın bir süre çalıştıktan sonra Muradiye ve Seyitgazi’de hakimlik yaptım. Küçük kasabalarda çalışmanın en iyi yanı iyi arkadaşlar edinmektir. 1991 yılında Sitges’ten Ankara’ya Yargıtay’a atandım. 1994 yılında Ankara’da Yalova’dan tanıdığım Haluk ile yolumuz kesişti ve evlendik. Eşim Hacettepe Üniversitesi’nde profesör. Oğlumuz Eren 1997 yılında doğdu. Kendisi şu anda Almanya’da ve makine mühendisliği okuyor. 2005 yılında Yargıtay üyeliğine seçildim. Halen Genel Hukuk Cemiyeti üyesi olarak çalışıyorum. Bu süreçte hukukun üstünlüğü ve dürüstlük ilkem oldu. Her dosya hayattır. Aldığımız her kararla insanların hayatlarına dokunuyoruz. 2011 yılında babamı kaybettikten sonra 22 ay sonra annemi kaybettik. Ardışık kayıplar bizim için şok edici. Annemi ve babamı kaybetmekle doğup büyüdüğüm şehir daha da büyük bir anlam kazandı. Ailemin babamı ve annemi tanıyan arkadaşlarını görmek beni mutlu ediyor. Ailemin büyükleri, amcalarım ve amcalarım üniversite eğitimi için İstanbul’a gittiler ve bir daha geri dönmediler. Geçen yıl vefat eden Abdul Rahman Amca, üniversiteden mezun olduktan sonra memleketine dönmediği için pişman olduğunu söyledi. Kirmanlı olmak öyle bir tutku ve aşk ki. Yıllar sonra bile doğduğunuz şehri ve toprak çatılı evleri unutamazsınız. Ailem ve sevdiklerimle güzel anılar biriktirdiğim şehir benim memleketim. Kerman’da ikamet eden ve memleketinde görev yapan merhum amcam Cengiz Tartanoğlu ve hemşerilerim adına mutluyum. Selamlar, sevgiler ve saygılar. Bu içerik, Türk dilinin Kirman’da 744. günü ve Yunus Emre’nin 700. ölüm yıl dönümü münasebetiyle Anı Bisküvi Kültür Yayınları tarafından İbrahim Rivki Büyükalın imzalı, Anı Bisküvi Kültür Yayınları tarafından yayınlanan “Damlı Evlerin Çocukları 2” adlı kitaptan alınmıştır. İzinsiz kopyalanamaz. Telif hakkı yazarın izniyle Haberinolsun.net.tr’a aittir.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir