medyauzmani.com
Şili’nin göbeğine yolculuk – Haberin Olsun!

Şili’nin göbeğine yolculuk


Burası taş ilçe. Taşın üzerinde yürüyoruz, taşa basıyoruz, taşların üzerinde koşuyoruz. Taşın adı burada kiber, tapir, kont, kaya, kil, kayrak, mermerdir. Taş üstüne taş vardır, evleri, ağılları, ahırları, revakları taştandır. Çatılar ve tavanlar taşın eski dostu ardıçtır. Gri kanaklarda, kolalarda ve karatavuklarda gök kütükleri kaya yüzeyinde gıcırdıyor ve yaban öküzü burada feryat ediyor. Oyunlarımız yalak taşları, üç taş, beş taş, dokuz taş, sapan ve kauçuk taşlar gibi taş ve toprak ile yapılmaktadır. Milyonlarca yıl önce merkezi Ermenek olan ve Ermenek’ten geçen Göksu’nun oluşturduğu vadinin kayalık çevresine Taşeli denir. Yer yer yüksekliği 2000-2500 metreyi bulan yaylalar arasında Göksu’ya dikine akan dereler ve yer yer kanyonlarla ayrılan Taşeli’nin batısını Akseki, doğusunu ise Silifke oluşturur. Tachili: İç ile eşdeğer olan dış il bileşiminden bir değişiklik değildir. Taş ve ili kelimelerinin birleşik halidir. Çünkü tarihte Ermink’in kendisi Ichi’nin merkeziydi. Bilindiği gibi Taşili yöresinin eski adı Taşlık Kilikya’dır. Bunun Latince yazılışı Cilicia Trachia’dır. Osmanlı metinlerinde taşın anlamı Farsçadan türeyen “Seng” olup, ülke anlamına gelen Seitan kelimesi Sinjestan ile kaynaşmıştır ve taş Yurt kelimesi taş eyalet anlamına gelmektedir. Ermink ve çevresinde kronolojik sırayla: • M.Ö. MÖ 3000-2500’de Prota Hititler • MÖ. Nasaşlı Hititler 2500-1950 yılları arasında yaşamışlar ve o dönemde Ermenik’in bilinen ilk adı “Maraş” ya da “Marasa” olmuştur. Adının (Marasbulla veya Maraspolis) buradan geldiği anlaşılmaktadır. Ermenek’in (şehrin kalbi) (Marasa) ilk yerleşim yerinin, “Equidelek” olarak adlandırılan “Ferran Kalesi”nin önünde, mağaraların dibinden başlayarak yıkıntılar ve çökmüş kayalar altında kaldığına dair işaretler var. şimdi “Maraspola” olarak adlandırılan mağara. Proto-hititlerden sonra sırasıyla: • Akhalar: MÖ. 1400 yıl. • Akışlar: BC. On birinci. • Babilliler: s. 605-625 • Persler: s. 546-333 • İskender B. (Helenistik dönem) MÖ 333-125 • Romalılar (Bergama Krallığı): MÖ: 133. MS 117 Not: (İrmink adı, bu dönemde şehri ele geçiren Romalı general Germanicus’a kendi adına atfen verilmiştir. Germanicus şehri, yani: Germanicopolis, değiştirilmiş bir türev isimdir). Özellikle Büyük İskender ile başlayan bu dönemden itibaren çevrede onlarca antik kent ve yerleşim yeri bulunmaktadır. Bunlar: • EIRENEPOLIS: Günün Adı: (Irnebol: İkizçınar) • LAUZADOS: Kelimenin tam anlamıyla… • ZENONOPOLİS: (Uğurlu Köşesi – Uğurlu Köyü) • Titopolis: (Yukarı Ernepol) • Domtiopolis: (Dindbol: Tarli) • Claudiopolis : ( MUT) • DALISANDIS: (Mahlar, Çamlıca köyü ve kuzeyi) • SHIPOLIS: (Yanyeşehir) köyü • LALASIS: Yukarı İzvit – Yukarı Çağlar köyü • BALBASOS: Fariske (Göktepe) Köristanı Borucaklı derelerin, iki sıralı kayalıkların oğludur sümbüller, safranlar, tepeler, nergisler! Kızamık, Kekik, Ortanca, Givenchy, Mürver ve Ardıç ile Son of Heights! Kayalıklarda mor menekşeler, kızıl toprağın vadilerinde çamlar sizi bekliyor. Tespih ve sopaları almanızı bekliyorlar ve gelip yüzmenizi bekliyorlar. Patates, bir dal koparıp sütün akmasını sağlayacağım suyun üzerindeki binlerce tanesini boşaltmanızı bekliyor. Neredesin? AKN, Karen, Alaken’de Çağlayan Ermink lastikli, ağlayan gözlü inek taşıyan inekler bulduğunuz günleri hatırlıyor musunuz? Avcılar için bir elinde büyük bir iğne, diğerinde çekirge avcısı sopasıyla kekik topladığını biliyor muydun? Evet, biliyorum ve asla unutmadım. Bu yüzden her fırsatta yol tarifimi dağlara veriyorum. Bu sefer olan oldu. Bu sefer benim gibi bu coğrafyaya aşık ve deli olan benim gibi hatta benden çok bir arkadaşla dağlara çıktık. Bu arkadaş Karamanoğulları tarih bilgini, yazar hoca, Şerafeddin Güçelü Bey’di. “Sizi Nepal bozkırlarından daha vahşi yerlere götüreceğim” dedi. Burası Sarıveliler ile Başyayla arasındaki Büyükkarapınar Yaylası idi. Tam çıkacağımız yerde bir tabela dikkatimizi çekti: Kisse Harabeleri, yazılı. Evet vardı, Zenon şehri anlamına gelen Elma Yurdu köyünün eski İznebolu adı buradan geliyordu. Ancak İznebol varken Büyükkarapınar yoktu, Büyükkarapınar 18. yüzyılda kurulmuş bir köydü. Bu Zenon şehri günümüzde Büyükkarapınar Yaylası üzerinde yer almaktadır. Sinyale doğru döndüğümüzde karşıdaki kulübeden bir ses duyduk: Bekle, giremezsin! kimsin sen? Bizimle konuşuyordu. Bekçi yanımıza geldi, devlet onun harabe çuvalını üç vardiya halinde koruma altına aldı. Çuvalında büyük bir resmi kazı başladı, şimdi kış hesaplarıyla kesintiye uğradı. Ey! Devletimize milletimize hamdolsun Allah onları yaşatmasın dedik. Artık dünya mirasına sahip çıkan ve onu yağmacılardan, bilinçsiz ve hukuksuz müdahalelerden koruyan bir devletimiz var! Kise şehrinin büyük kilisesinin kemerlerinin göründüğü, kırmızı bayrağın dalgalandığı tepenin arkasından seyretmekten mutlu olduk. Buradan asıl hedefimiz olan Büyükkarapınar Köyü Başpınar Yaylası’na doğru yolumuzu yönlendirdik. Kefirle bir saat yürüdük ve o kadar çok yedik ki toprak zerresi kalmadı. Burada kısmen de olsa bir taş yol bize yol gösteriyordu. Durup Tsili’nin tamamını gördüğümüz zirve: Asar Kalesi, Hisar Kalesi, Tolbunar Kalesi, Hisarönü, Bağdat Yaylası, Katran Kemeri, Altıntaş Tepesi, Yunt Dağı tüm zirvelerle aynı hizadaydı. 2000 yıl önce insanlar bu zirveleri yakar ve dumanlarıyla iletişim kurardı. Çıktığımız zirve Başayla’ya bağlı Büyük Karapınar köyü ile Sareviller’e bağlı Küçük Karapınar köyü sınırıydı. Burası, Asya’daki Nepal bozkırlarından çok daha vahşi ve ıssız bir yerdi. 2.000 metrenin üzerindeki zirvelerin görüldüğü bu bozkırda toprak yoktu, sadece kayalardan fışkıran ardıçlar ve kayaların üzerinde ve aralarında yavaş yavaş büyüyen kekik vardı. Kasım ayı ortalarında bir yaz gününde Toros Dağları’nın ortalarına özgü botanik kokular eşliğinde Ermink’e kadar uzanan tüm vadileri ve köyleri düz kayalıklara oturup seyretme fırsatı bulduk. Bir sonraki gezimizde Kerman Ermenek’in sınırlarını oluşturan Lilibel’in güney yamaçlarında Yörük Nehri’nin yanına çadırlarımızı kurup doğanın ve coğrafyanın tadını çıkarmak için sözleşmeli olarak köye döndük. Soğanlı ekmeğimize ciddi anlamda oksijen katılmıştır. (Katkılarından dolayı Sn. Şerafeddin Guçelu’ya teşekkürler, 18.11.2022) Mükremin Kızılca

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın