medyauzmani.com
Kültürü nasıl tüketirsiniz? – Haberinolsun.net.tr – Haberin Olsun!

Kültürü nasıl tüketirsiniz? – Haberinolsun.net.tr

Koşuyoruz. durmaksızın. Hep bir yerlere yetişmeye çalışıyoruz. Zamanımız, zihnimizdeki işleri eğitmek ve tamamlamak için yeterli değildir. Bir şeyler satın alabilmek için o şeyleri satan şirketlerden daha fazla rekabet ediyoruz. Sadece eşya veya eşya satın almıyor, aynı zamanda kasayı da satın alıyoruz. Kullandığımız markalar bizi anında toplulukta bir yere koyuyor.

Hızlı tüketiyoruz. Aldığımız şeyler çalışmaya devam etsin ya da etmesin, inovasyon konusunda hala çok hassasız ve mümkün olduğunca “trendleri” takip ediyoruz.

Sanki rüzgar bizi o kadar çok götürüyor ki bir şeyleri bırakmak zorunda kalıyoruz. Küresel dünyanın hızına yetişemiyoruz, zamanımızı feda ediyoruz. Yapılması en kolay şey olduğu için teknolojik ağlarda sesli harfleri gereksiz buluyor ve onları feda ediyoruz. Yatırım ve tüketim fikirlerini aklımıza getirmek için kendimizi gerçekleştirmekten, kendimiz olmaktan ve hayattan vazgeçiyoruz.

Bu süreç bir anlamda “tüketim kültürü” olarak adlandırılmaktadır. Ama bu iki kelime bir araya geldiğinde ne anlama geliyor? Burada bir çelişki yok mu? Örneğin tüketim olgusu, küresel markalarla ulusal meseleleri aşan bir tavır sergilerken, kültürün ulusal/ulusal içerikle aynı kelimede yan yana gelmesi, “küresel köy” söyleminin yazarı McLuhan’ı haklı çıkarır mı? Bu çelişkili tartışma bağlamında Mümtaz Turhan, Turhan’a danışılmışsa; “Öncelikle kültür milli olsa da medeniyet küreseldir” der (Turhan, 2006: 39). Ancak kültür kelimesinin ilişkilendirildiği tüketim olayına ilişkin ulusal bir bakış açısı bulunmamaktadır. Nitekim konuyu farklı bir boyuta taşıyacak olan İsmet Özil, “kültür bir üretim biçimidir ve medeniyet bir tüketim biçimidir” der (Özel, 2007:36). Kültür konusunun ulusal ve toplumsal bir ürün olması dikkat çekicidir.

Ancak akıllara tüketim kültürü kadar kullanılan “tüketim toplumu” tanımı geldiğinde de benzer bir çelişkiden bahsetmek yanlış olmaz. Zira ‘tüketici toplumu’ gibi bir tanım yapılacaksa, ‘tüketici toplumu’ ifadesinde neyin tükendiğini sormak gerekir. Yorucu şeylerin sosyal değerler ve kültürel sembollerle bağlantılı ve bağlantılı olduğuna inanıyoruz. Zira bazı tartışmalarda, sosyal olaylardan teknolojik gelişmelere kadar her açıdan Batı’nın emsal teşkil ettiğine zaman zaman şahit olursak, yabancı kökenli kelimelerin kullanıldığı bir konuşma veya makale ile statü elde edilip edilemeyeceği gibi. Türkçe için arka planda Batı zihniyetinin olduğu açıktır. Yerleştirildikleri konular “evrensel değerler” olarak ulusal değerlerin altını oymak için kullanılabilirse, sadece internetten satın alınabilecek ya da sabahın erken saatlerinde satın almak için beklediğimiz şeyleri tüketmediğimiz ortaya çıkıyor.

Dolayısıyla içinde bulunduğumuz dönemde, dile getirilen rüzgar nedeniyle bu eleştiri ve görüşlerin abartılı kabul edilebileceği düşünülse de, dün ile bugün arasında kültürel unsurlar ve hassasiyetler temelinde farklı noktalara gidildiği takdirde, belirli beklentilerin bugün ve bugün bağlamında değerlendirilmesi ve yarın tartışılacak ve “kültür” yerine “kültür tüketimi” konusunu daha spesifik hale getirebilecekti.

Çünkü çabuk tüketip çabuk tükeniyoruz.

Kaynaklar

Özel, İsmet, Taş Yeme, Sol Yayınları, İstanbul, 2007.

Turhan, Mümtaz, Kültürel Değişimler, Sosyal Psikolojide Bir Araştırma, Çamlıca Yayınları, İstanbul, 2006.

asistan. Dr. Zanginolu Zirvesi

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın