"Enter"a basıp içeriğe geçin

Gözlerimiz nereye gidiyor? – Haberinolsun.net.tr

İçinde yaşadığımız bu çağda vizyon, görünüm ve imaj altın çağını yaşıyor. Moda adına harcanan paranın sınırı yoktur. Marka giyemedikleri için anne babalarının başını belaya sokan gençlere ne diyoruz? Gözlerimiz içe mi, dışa mı yoksa başkalarına mı dönük? Kayıp özümüzü gören var mı, içimizde nerede? Dış görünüşümüzü mükemmelleştirmek için harcadığımız enerjinin büyük bir ödülü var mı? Peki insan dış görünüşünü güzelleştirerek nitelikli, olgun ve aranan bir insan olabilir mi? İsmimiz anılmadığı halde varlık aleminde bizi iyi bir mertebeyle yaratan Rabbimiz, daha çok dıştan mı, yoksa içeriden mi görünür? Bugün bu mübarek günde bu konuyu biraz düşünelim.

Önce bunun dışında nelerin oluşturduğuna bakalım:

Vücut yapımız (kısa, uzun, yakışıklı, burun, göz, kaş, ağız, saç modeli, el, kol, ayak)

Giydiğimiz kıyafetler, ayakkabılar

Kolumuza taktığımız saat

Vücudumuzun farklı bölgelerindeki takılar ve dövmeler

kullandığımız telefon

Yaşadığımız ev ve içindekiler

bindiğimiz araba

koyduk

Sahip olduğumuz tüm imkanlar (koleksiyonluk eşyalar, şirketler, oteller, işyerleri, araziler, bahçeler, tarlalar, hayvanlar vb.)

Dışımızı güzelleştirmek için sağlıktan, zamandan ve enerjiden arınmış bir yaşam harcarsak, yalnızca sonsuz endişe, derin boşluk, kibir, nefes, şaşkınlık, şişkinlik ve şan veren canlılık elde ederiz.

Kalitesiz, çıkarcı, bencil, talepkar, ikna edici bir toplumda özü göz ardı eden sadece yabancı yatırım; Zevklerini, ruhlarını ve şehvetlerini ilahları olarak kabul eden insan gruplarını çoğaltır. Toplumun çıkarları ne olursa olsun, biz insanlar “Yaşasın bin yıldır beni sokmayan yılan” zihniyetine sahibiz.

Şimdi içimizde neler olduğuna bir göz atalım:

beyin

kalp ve kalp

Acilen gözlerimizi dışarıdan içeriye, başkalarından da kendimize çevirmemiz gerekiyor. neden? Çünkü en çok aranan ve aranan kaliteli, ciddi, dengeli, cömert, ahlaklı ve anlayışlı insanlar önce aklını, kalbini ve niyetlerini güzelleştirenlerdir..

Kim ne yapıyor, gözümüzü dışarıdan çevirmeli, içe doğru eğilip şu üç meseleyle yüzleşmeliyiz:

Nefsimizin bozulmasına engel olmayın

hatalarımızla yüzleş

Hayallerimiz ve hedeflerimiz nelerdir?

Peygamberimizin en büyük cihat saydığı nefsle cihatta durumumuz nedir? Akıllı telefonlarımızı, evimizdeki büyük ekranları eğlence için mi yoksa rehberlik, eğitim ve keşif için mi kullanıyoruz? Büyük bir su kütlesi gibi olan egomuzun önüne büyük engeller koymaya çalışmazsak, istediğimiz medeniyete ulaşmak hayal olur. Hem dünya hem de sonsuzluk acı çekecek. Yüzyılımızda tamamen ekranlarla şımartılan ruh, aklı, vicdanı, nefsi ve kalbi dinlemeyerek krallığını ilan etmektedir. Aldatma, yasa dışı yaşam, taciz, hevessizlik, cinayet, kargaşa ve boşa geçen zaman, yolunu bulamamış şımarık bir ruhun eseridir.

Najib Fadel Kasakork, ruhu içimizdeki dürüst köpeğe benzetiyor ve şöyle diyor:

Ölmek ve ölmek ve benden önce yaşamak her zaman lezzetlidir

İnsanlardan kaçmak kolay, keşke kendimden kaçabilseydim

Ne yazık ki gözlerimiz başkalarına çevriliyor. Kim ne yaptı ne yaptı. Komşu dün koltuk takımlarını değiştirdi. Zengin ve fakir kim? Kimin kaç evi, kimin kaç koyunu, kaç toprağı var. vb. Gözümüzü hatalarımıza çevirmemiz bizi iyi insanlar grubuna dahil eder. Bir insanın kendini tedavi ederek güzel bir insan olduğunu bilmemiz gerekir. Sadece sanal dünyayı ve ekranları dışarıda bırakıp içe doğru seyahat ederek hasta olan taraflarımızı iyileştirebiliriz.

Ralph W. Emerson: “Başkalarının kusurları ve kötülükleriyle uğraşarak ruhunuzu kirletmeyin, düzeltilmesi gereken tek kişi kendinizsiniz.”o diyor.

Vücudumuzdaki beyni ve kalbi ancak büyük hedeflerle çalıştırabilir; Kendimizi ruhun baskısından kurtarabiliriz. Sadece kendimize soralım. Büyük hedeflerim var mı ve varsa, onlara ulaşmak için her gün küçük bir şey yapıyor muyum? Her gün okuyarak, egzersiz yaparak ve ruhumu ruhsal rahatsızlıklardan arındırmaya çalışarak zihnimi biraz besliyor muyum? Hedefleri ve vizyonları olan insanlar dışarıyı pek umursamazlar ve kendileriyle mücadele etmeye başlarlar. Ruhlarını zevklerinin, şehvetlerinin ve kibirlerinin esaretinden kurtarırlar. Büyük hayalleri ve duygusal hedefleri olmayanlar, boş egolarını balon gibi şişirecek ve hayatlarını mutluluklarının peşinde harcayacaklar.

Ali Kuyruk

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir